Mide kanseri son yıllarda ülkemizde daha sık görülmeye başladı. Türkiye’de kanser sıklığı araştırmalarının yetersizliği nedeniyle mide kanserinin ülkemizdeki durumu net bilinmiyor. Ancak son yıllarda görülme sıklığındaki artıştan dolayı kanserden ölüm nedenleri arasında 2. sırayı almış durumda. Japonya’da çok sık görülen mide kanseriyle ilgili gelişmelerin çoğu da Japonlar tarafından yayınlanmakta.

Mide kanseri tedavisinde en önemli şey diğer kanserlerde de olduğu gibi erken dönemde yakalamak. Dünyada sık görülen birçok kanserle ilgili tarama programları mevcut. Ancak mide kanseriyle ilgili tarama programı sadece Japonlar tarafından uygulanmakta. Ülkelerin sağlık politikalarıyla ilgili olarak kar-zarar oranından dolayı mide kanserinde bir tarama programı geliştirilmedi. Son yıllarda ülkemizde de sıklığının ve ölümlerin artışından dolayı mide kanseri ile ilgili bir tarama programının geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Son çalışmalarda ülkemizde mide kanserini erken yakalama oranımızın sadece %3,5 olduğu belirtildi. Oysa Japonya’da bu oran %65. Japonya tarama programı olarak mide şikayeti olmayan 40 yaşın üzerindeki tüm vatandaşlarına her yıl gastroskopi yaptırıyor. Mide şikayeti olanlara veya riskli vatandaşlarına daha erken dönemde tarama başlatıyor. Son dönemde Avrupa ülkeleri de 2 yılda bir gastroskopi önermeye başladı.

Mide kanserinden korunmak için benim önerilerim şunlar:

Tuz tüketimini azaltmalısınız. Salamura ürünlerden ve konserve yiyeceklerden kaçınmalısınız. 40 yaşından sonra mide şikayetiniz olmasa dahi 2-3 yılda bir gastroskopinizi yaptırmanızı öneririm. Ailesinde kanser öyküsü olan veya mide problemleri olan kişilere ise gastroskopi takiplerini daha sık yaptırmasını öneririm.

Mide kanserinin tedavi şekli evresine göre değişmektedir.

Erken evre dediğimiz tümörün çevre organlara (Karaciğer, akciğer vb) yayılmadığı durumlarda etkili ve titiz bir cerrahi tedavi hastanın uzun yaşamasını sağlayabilecek en önemli basamaktır. Cerrahi tedavide amaç sadece mideyi çıkarmak değildir. Beraberinde midenin lenf sıvısının boşaldığı lenf düğümlerinin de radikal olarak temizlenmesi gerekir. Çünkü tümörün en önemli yayılma yolu bu lenf bezleri vasıtasıyladır. Lenf düğümleri midenin kanlanmasını sağlayan atardamar ve toplardamarların, ayrıca karaciğere giden ana damarların çevresinde bulunmaktadır. Bu bölgedeki lenf bezlerinin hepsinin titiz bir şekilde çıkarılması gerekir. Tümörün komşu organlara (Kalın barsak, pankreas gibi) yapışık olduğu durumlarda bu organların ilgili bölümlerinin de çıkarılması gerekir.  Genel olarak midenin tamamı alınır. Ancak midenin son kısımlarında bulunan tümörlerde geriye küçük bir mide kısmı bırakılabilir. Midenin tamamının alındığı durumlarda yemek borusuna ince barsak bağlanarak sindirimin devamlılığı sağlanır. Ameliyat genellikle açık ameliyat şeklindedir. Ancak laparoskopik veya robotik cerrahi de yapılabilir.

Çevre organlara (karaciğer, akciğer gibi) yayıldığı ameliyat öncesi BT veya PET-CT ile saptanan hastalarda hastanın kondüsyonu uygun ise öncelikle kemoterapi tedavisi uygulanır. Kemoterapi ile tümörde ve yayıldığı alanlarda gerileme sağlanır ise 2. basamak olarak cerrahi tedavi uygulanabilir.

Sağlıkla Kalın,

Op. Dr. Hakan Akıncı